Yakıt Tüketim, Aydınlatma, Modifiye, Elektronik ve Güvenlik Hususları Hakkında
Yakıt Tüketim, Aydınlatma, Modifiye, Elektronik ve Güvenlik Hususları Hakkında
İyi akşamlar. Forumda mevcut eski yazıları olabildiğince okumaya çalışıyorum. Güzel olan şu ki; her arkadaşım bir şeyler yapmaya çalışıyor ya da bir diğerine yardım ediyor. Naçizane olarak bir kaç hususta fikirlerimi ifade etmek istedim. Yazdıklarım yönetici arkadaşlarımız ya da üye arkadaşlara sadece tavsiye niteliğinde olup, uygulanıp uygulanmaması ya da dikkate alınıp alınmaması kendi takdirlerinedir.
En çok mesaj kirliliği (ya da yoğunluğu) gerek benzin ve gerekse LPG yakıt tüketimleri ile ilgili konular oluşturmakta. Yeni ya da foruma aşina olmayan arkadaşlarımız ilk araçlarını alma hevesi ile arama yapmadan defalarca aynı soruları sormakta, bunlara sürekli aynı cevapları vermekten sıkılan arkadaşlarımız da biraz kişinin kendi araştırma yapmasını beklediğinde "kimse yok mu neden yardım alamıyorum?" soruları sıralanmakta. Bu konuda yazdıklarım pek tabi bilinmezler değil ancak hatırlatıcı manada şunları belirtmek isterim.
Yakıt Sarfiyatı
Her aracın farklı model ve markada olması bariz fark yaratırken, fabrika değerleri ile birebir aynı model ve performanstaki iki aracın da farklı değerler sunması gayet normaldir. Aracınızı değerlendirirken bu şekilde değerlendirmemenizi öneririm. Çünkü her ne kadar motorun tork veya performans değerleri birebir fabrikasyon olsa da;
- Bakımların ne kadar doğru ve zamanında ya da ehil kişilerce yapıldığı,
- Bakımların özel ya da resmi servislerde yapılıp yapılmadığı,
- Bakımlarda kullanılan malzemenin orijinal ya da yan sanayi olup olmadığı,
- Değişen malzemelerde fabrika tarafından tavsiye edilen değerlerden farklı marka/modelde ürün kullanılması,
- Akaryakıt aldığını istasyonun yakıt değerleri ve fiyat farkı,
- Aracı kullandığını şehirlerin farklı trafik, arazi ve yol yapıları ile atmosferik (sıcaklık, nem, yüksekliğe bağlı değişen oksijen durumu vb.) değerleri arasındaki farklar,
- Araç sürüsündeki sürücü performansı (kalkış süresi, frenleme mesafesi ve tipi, viraj giriş-çıkışlardaki yavaşlama ya da hızlanma, günlük/anlık moral ve motivasyonunuz)
- Daha önceki sürücülerin yukarıdaki değerlere bağlı olan kullanım şekilleri ve aracın yorulup yorulmadığı,
- Motorun ön ısınma işleminden LGP'ye geçiş süreci (çoğu kişi yakıt tüketimini sadece LPG olarak hesaplamakta ancak benzin değeri geri planda kalmaktadır)
...şeklinde sıralanabilecek olan ana hususlar yakıt tüketimini; gerek benzinde ve gerekse LPG kullanımında etkileyecektir. Sorulardan önce bunların da hesaba katılması ve soru cevabı olarak gönderilen öneri ya da kendi değerlerinizi bu doğrultuda hesaplamanızı öneririm.
Yakıtın örnek olarak 2,5 TL olduğunu baz alırsak;
* 100 km'de 0.25 TL yakan bir araç 25 Lt LPG (62,5 TL) tüketiyor ise,
* 100 km'de 0,30 TL yakan bir araç ise 27 Lt LPG (67,5 TL) tüketecektir.
* Aradaki fark 2 Lt LPG yani 5 TL. O da uzun yol hesabında 1.000 km de 50 TL'lik bir fark yapacaktır. Ancak her iki aracın da sakin (örneğin 90 Km/s) kullanımında bu fark neredeyse yarı yarıya kadar inecektir.
Eğer 2 litrelik fark bile uykularınızı kaçırıyor ise böyle bir aracı almanızdaki kıstasları gözden geçirmenizi, pişman olduysanız ekmek almaya yürüyerek ya da bisikletle gitmenizi, aracınızı 7 gün yerine 5 gün binmenizi ama inat edip diğerine eşitlemek için uğraşarak inadına yokuş aşağı vitesi boşa almamanızı öneririm. Hele ki otomatik araçlarda bunu yaparsanız yağlama tam yapılmadığı için yakın zamanda yatak sarmış bir motorla tanışabilirsiniz.
Yönetici arkadaşlarımıza öneri:Arkadaşlarımızın imza kısımlarına ya da profillerine alt alta yazmak yerine yan yana mantıklı bir sırada araç marka ve modelleri ile tüketim değerleri yazılır ise her defasında "sizin araç ne kadar yakıyor?" sorularına gerek kalmaz diye düşünüyorum.
Performans
Performans istiyorum demek, motoru yüksek devirde kullanarak fazladan güç elde etmek ya da diğer bir deyimle aşırı yakıt tüketimi demektir. Bunu da normalde ve sakin kullanımda 3.000-3.500 devir değerinde vites değiştiriyorken, 4500-5.500 devir arasında değiştirmeniz anlamına gelir. LPG'yi kesip benzine aldığınızda aracınız pek tabi daha iyi bir performansı size sunmaya gayret edecektir. Aracınız neticede size koşulsuz itaat eder ta ki "ben yoruldum, motor pistonlarım, işleyen aksamlarım, bozuldu hadi servise gidelim" diyene kadar. O zaman siz de ona itaat etmek durumunda kalırsınız ki bu da hiç hoş olmasa gerek.
Katkılar
En çok sorulan sorulardan biri de motor ya da yağ katkıları. Aracın çıkışı orijinal LPG olmadığına, satıcıların sattığı ürünlerin birincil önceliğinin fiyat/kazanç ikinci önceliğinin performans sağlama olduğuna, gerekten faydalı olsa bunun bir depo yakıtta çok fazla fark edilemeyecek şekilde yakıta katılarak satışının yapılarak daha çok kazanç elde edebileceklerine göre; demek ki ortada bir ironi var demektir. Hiç bir işe yaramıyor diyerek ürünleri kötülemek için elbette bir kimya mühendisi olmamız gerek ancak düz mantık bu şekilde. Katkı ya da yağ sürtünen yüzeylerin birbiri üzerinde kayganlığını arttırmaktadır. Ancak motorun mevcut km sinde bunun uzun vadede ne gibi olumsuz etkileri incelenmemiş ya da belirli marka ve modeller üzerinde test edilmiştir.
Unutulmaması gereken bir husus ürünler araca göre değil motor tiplerine göredir. Ses kesme vs. gibi etkilere gelince elbette bir fark olacaktır. Eskiden (X) markanın transmisyonundan gelen kronik vınlama sesini satışta geçici olarak kesmek için içine ince samanla muz basanları da görmüş biri olarak bu ürünler de böyledir demiyorum. Sadece Dimyat'a pirince giderken eldekinden olmayın demek istediğim.
Boya Koruma
Beklentiler ile doğru orantılı bir işlem. Forumdaki bazı resimlerde dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Boya koruma vs işlemlerinden sonra kaportada suyun birikmediği ve akıp gittiği yazılmış evet doğrudur. Nano teknoloji çok gelişti. Ancak dikkatinizi çekmek isterim ki sürekli su akışının durduğu durumlarda araç üzerinde noktacık şeklinde biriken su damlacıkları tıpkı denizden çıkıp kurulanmadan güneş altında durduğunuzda nasıl bir mercek etkisi yapıp cildinizde nokta nokta yanıklara sebep oluyor ise burada da ayn durum söz konusudur. Aracınızı kurulamıyorsanız benzer durumla karşılaşmanız mümkün.
Cam Filmleri
Tam ve gerçek manada ne işe yaradığını biri açıklar ise çok sevinirim. Camlar içeriden dışarıyı, dışarıdan da içeriyi görmek için vardır. Güneş koruması için 2 liralık yan vantuzlu perdeler pekala iş görebilirken bu gizemin manası var mı? Eh hiç kimse de aracını mayo ya da atletle kullanmadığına göre saklanacak gizlenecek bir şeyimiz olmasa gerek. Bu sürüş güvenliğinde diğer sürücülerin sizin anlık tepkilerinizi görüp ona göre tedbir almaları için de önemlidir. Arkadan gelen araç sizin içeride telefonla görüştüğünüzü gördüğünde sollamadaki dikkati ile, "nasılsa aynadan beni görüyordur" hissi ile sollaması arasındaki farkı idrak edebileceğinizi umuyorum.
Elektrik Tesisatı ve Aydınlatma
Aracınızdaki elektrik düzenini sağlayan onlarca metre ve her biri üzerinde taşıdığı yük durumuna göre çok damarlı, tek damarlı, farklı plastik korumalı marka model ve tipte üretilmiştir. Bunda esas araçta herhangi bir ani yükte aşırı ısınmayı önlemek ve korumak, iyi bir izole sağlamaktır. Bunlar da mühendislerin hesaplamaları sonucunda belirlenmiş karakteristikte değerlerdeki malzemelerdir.
Bazı arkadaşlarımız tamamen iyi niyetle ve görsellik katarak araçlarına kendileri bir şeyler yapmaya çalışmakta, bir çoğu da yabancı kaynaklardan elde edilen denemeleri kendi araçlarına uygulamayı tercih etmektedirler. Elektrik işi görece basittir. Esası güç kaynağından iki kablo çeker bir lambaya, röleye ya da bir cihaza bağlarsınız çalışır. Buraya kadar her şey güzeldir. Aracınız şıkır şıkır akvaryum gibi olur. Peki bir de şunları düşünelim.
- Kullandığınız aracın marka ve modeli olarak elektrik elektronik bilginiz yeterli mi, ya da bu konuda ehil misiniz, eğitim aldınız mı?
- Çok basit bir aydınlatma lambası eklemesi yaptığınızda aracın akü ve güç sistemlerinde bir arızada kontağı çevirdiğinizde ya da sürüş esnasında ani bir yük gelmesi durumunda sistemde ne gibi zararlar meydana getireceğinizi biliyor musunuz? (gördüğüm kadarı le bir çok uygulamada aşırı akım koruması ve sigorta es geçilmiş),
- Bırakın elektronik/elektronik bilgisini, kablolama (kablaj) bile ayrı ustalık gerekir. 1 TL'ciden alınan siyah bant, pirinç suyuna bandırılmış teneke klipslerle ya da ucuz ısıyla daralan makaronlarla bu işi yapamazsınız.
- Görünüm olarak hoş bir dizayn ile gayet huzurlu bir şekilde 90 km/s hızla bir viraja girdiğinizde "çattt!" diye gelen bir ses, kötü bir koku/duman ile birlikte ana sigortaların attırdığınızı ve ön aydınlatmalarınızın aniden söndüğünü düşünürseniz, 6-7 saatlik yorgun halde araç kullanırken aracı toparlayabileceğinie emin misiniz? Bu soruya "Evet" diyorsanız ABS'li bile olsa aracınızın bu hızda 30-40 metrede durabildiğini ancak viraja girdiğinizde şarampolün size sadece 1 metre uzaklıkta olduğunu hatırlatırım.
- Özellikle direksiyon göbeği, torpido, ya da SRS (AirBag) yazan yerlerde çalışma yapan arkadaşlarımızın küçük bir dalgınlıkla dahi hava yastıklarını patlatabileceğinizi ya da bu sistemi tetikleyebileğinizi biliyor musunuz? Hava yastıkları adedinin aracın marka ve modeline göre 1.500-2.500 TL olması ya da garanti dışı kalması veyahut aracın pert hale gelmesi dışında çok yüksek basınta çalışan bu sistemler nedeniyle ciddi yaralanabileceğinizi biliyor musunuz? 1 TL'lik LED takmak için bu riske değer mi?
- Hepsi bir yana bunları yaptığınızda sadece sizin değil, harici aydınlatmalarda trafikteki diğer sürücülerin de dikkatini dağıtarak genel anlamda seyir güvenliğini hiçe saydığınızın farkında mısınız?
Eski bir deyim vardır bilirsiniz. İnsanlar gemi kaptanının gemiyi nasıl yönettiğine ya da sürdüğüne değil, limana sağ salim varıp varmadığına bakar. Araçlar fabrika çıkışına kadar onlarca testten geçerler ve güvenlik için çok ciddi AR-GE bütçeleri harcanır. Can emniyeti ise her zaman ön planda tutulur. Buna rağmen kullanım kılavuzları yüzlerce uyarı ile doludur.
Diyeceğim o ki kısıtlı bilgi ve bir tornavida ile bu böyle bir AR-GE sürecinden daha fazlasını yaparım diyorsanız ciddi anlamda risk üstlenmişsiniz demektir. Araçlar hiç bir zaman bir oturma odası ya da çalışma odanız değildir ve siz bunları boş bir arazide değil binlerce insanın evine sağ salim varmak için kullandığı yollarda kullanmaktasınız. Hevesini krdığımı düşündüğüm kullanıcılardan gelecek olan " ne ya ni hiç bir şey yapmadan böylece kuru kuru mu kullanalım?" şeklide sorulara da şimdiden cevap vereyim. "Evet!"
Sizin bir yere gitmek için aceleniz olabilir ancak bir diğerinin önceliği evine, eşine ve çocuklarına sağ salim kavuşmaktır. Aracınız sadece dönen 4 teker, beş on adet bijon vidası üzerinde karmaşık bir motor ve transmisyon sistemi ile hareket etmektedir. Gerek seyirde ve gerekse sollamalardan araçta bulunan yüzlerce ve birbiri ile uyumlu sistemden sadece bir tanesinin yukarıda sıraladığım (sizin modifiyeleriniz gibi) sebeplerle teklemesi, iptal olması durumunda çok kötü sonuçlar doğuracağını bilerek direksiyonu tutmanızı öneririm. Basit bir şekilde riskli sollamalarda karşıdan gelen aracın siz kendi şeridinize geçtiğinizde sadece 4-5 saniye sonra yanınızdan geçtiğini düşünürseniz 1-2 saniyelik bir zaman kaybının (teklemenin, dikkat dağılımının) nelere yol açabileceğini düşünün.
İyi bir sürücü demek hızlı giden değil, dikkatli gidendir.
Kalın sağlıcakla.
En çok mesaj kirliliği (ya da yoğunluğu) gerek benzin ve gerekse LPG yakıt tüketimleri ile ilgili konular oluşturmakta. Yeni ya da foruma aşina olmayan arkadaşlarımız ilk araçlarını alma hevesi ile arama yapmadan defalarca aynı soruları sormakta, bunlara sürekli aynı cevapları vermekten sıkılan arkadaşlarımız da biraz kişinin kendi araştırma yapmasını beklediğinde "kimse yok mu neden yardım alamıyorum?" soruları sıralanmakta. Bu konuda yazdıklarım pek tabi bilinmezler değil ancak hatırlatıcı manada şunları belirtmek isterim.
Yakıt Sarfiyatı
Her aracın farklı model ve markada olması bariz fark yaratırken, fabrika değerleri ile birebir aynı model ve performanstaki iki aracın da farklı değerler sunması gayet normaldir. Aracınızı değerlendirirken bu şekilde değerlendirmemenizi öneririm. Çünkü her ne kadar motorun tork veya performans değerleri birebir fabrikasyon olsa da;
- Bakımların ne kadar doğru ve zamanında ya da ehil kişilerce yapıldığı,
- Bakımların özel ya da resmi servislerde yapılıp yapılmadığı,
- Bakımlarda kullanılan malzemenin orijinal ya da yan sanayi olup olmadığı,
- Değişen malzemelerde fabrika tarafından tavsiye edilen değerlerden farklı marka/modelde ürün kullanılması,
- Akaryakıt aldığını istasyonun yakıt değerleri ve fiyat farkı,
- Aracı kullandığını şehirlerin farklı trafik, arazi ve yol yapıları ile atmosferik (sıcaklık, nem, yüksekliğe bağlı değişen oksijen durumu vb.) değerleri arasındaki farklar,
- Araç sürüsündeki sürücü performansı (kalkış süresi, frenleme mesafesi ve tipi, viraj giriş-çıkışlardaki yavaşlama ya da hızlanma, günlük/anlık moral ve motivasyonunuz)
- Daha önceki sürücülerin yukarıdaki değerlere bağlı olan kullanım şekilleri ve aracın yorulup yorulmadığı,
- Motorun ön ısınma işleminden LGP'ye geçiş süreci (çoğu kişi yakıt tüketimini sadece LPG olarak hesaplamakta ancak benzin değeri geri planda kalmaktadır)
...şeklinde sıralanabilecek olan ana hususlar yakıt tüketimini; gerek benzinde ve gerekse LPG kullanımında etkileyecektir. Sorulardan önce bunların da hesaba katılması ve soru cevabı olarak gönderilen öneri ya da kendi değerlerinizi bu doğrultuda hesaplamanızı öneririm.
Yakıtın örnek olarak 2,5 TL olduğunu baz alırsak;
* 100 km'de 0.25 TL yakan bir araç 25 Lt LPG (62,5 TL) tüketiyor ise,
* 100 km'de 0,30 TL yakan bir araç ise 27 Lt LPG (67,5 TL) tüketecektir.
* Aradaki fark 2 Lt LPG yani 5 TL. O da uzun yol hesabında 1.000 km de 50 TL'lik bir fark yapacaktır. Ancak her iki aracın da sakin (örneğin 90 Km/s) kullanımında bu fark neredeyse yarı yarıya kadar inecektir.
Eğer 2 litrelik fark bile uykularınızı kaçırıyor ise böyle bir aracı almanızdaki kıstasları gözden geçirmenizi, pişman olduysanız ekmek almaya yürüyerek ya da bisikletle gitmenizi, aracınızı 7 gün yerine 5 gün binmenizi ama inat edip diğerine eşitlemek için uğraşarak inadına yokuş aşağı vitesi boşa almamanızı öneririm. Hele ki otomatik araçlarda bunu yaparsanız yağlama tam yapılmadığı için yakın zamanda yatak sarmış bir motorla tanışabilirsiniz.
Yönetici arkadaşlarımıza öneri:Arkadaşlarımızın imza kısımlarına ya da profillerine alt alta yazmak yerine yan yana mantıklı bir sırada araç marka ve modelleri ile tüketim değerleri yazılır ise her defasında "sizin araç ne kadar yakıyor?" sorularına gerek kalmaz diye düşünüyorum.
Performans
Performans istiyorum demek, motoru yüksek devirde kullanarak fazladan güç elde etmek ya da diğer bir deyimle aşırı yakıt tüketimi demektir. Bunu da normalde ve sakin kullanımda 3.000-3.500 devir değerinde vites değiştiriyorken, 4500-5.500 devir arasında değiştirmeniz anlamına gelir. LPG'yi kesip benzine aldığınızda aracınız pek tabi daha iyi bir performansı size sunmaya gayret edecektir. Aracınız neticede size koşulsuz itaat eder ta ki "ben yoruldum, motor pistonlarım, işleyen aksamlarım, bozuldu hadi servise gidelim" diyene kadar. O zaman siz de ona itaat etmek durumunda kalırsınız ki bu da hiç hoş olmasa gerek.
Katkılar
En çok sorulan sorulardan biri de motor ya da yağ katkıları. Aracın çıkışı orijinal LPG olmadığına, satıcıların sattığı ürünlerin birincil önceliğinin fiyat/kazanç ikinci önceliğinin performans sağlama olduğuna, gerekten faydalı olsa bunun bir depo yakıtta çok fazla fark edilemeyecek şekilde yakıta katılarak satışının yapılarak daha çok kazanç elde edebileceklerine göre; demek ki ortada bir ironi var demektir. Hiç bir işe yaramıyor diyerek ürünleri kötülemek için elbette bir kimya mühendisi olmamız gerek ancak düz mantık bu şekilde. Katkı ya da yağ sürtünen yüzeylerin birbiri üzerinde kayganlığını arttırmaktadır. Ancak motorun mevcut km sinde bunun uzun vadede ne gibi olumsuz etkileri incelenmemiş ya da belirli marka ve modeller üzerinde test edilmiştir.
Unutulmaması gereken bir husus ürünler araca göre değil motor tiplerine göredir. Ses kesme vs. gibi etkilere gelince elbette bir fark olacaktır. Eskiden (X) markanın transmisyonundan gelen kronik vınlama sesini satışta geçici olarak kesmek için içine ince samanla muz basanları da görmüş biri olarak bu ürünler de böyledir demiyorum. Sadece Dimyat'a pirince giderken eldekinden olmayın demek istediğim.
Boya Koruma
Beklentiler ile doğru orantılı bir işlem. Forumdaki bazı resimlerde dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Boya koruma vs işlemlerinden sonra kaportada suyun birikmediği ve akıp gittiği yazılmış evet doğrudur. Nano teknoloji çok gelişti. Ancak dikkatinizi çekmek isterim ki sürekli su akışının durduğu durumlarda araç üzerinde noktacık şeklinde biriken su damlacıkları tıpkı denizden çıkıp kurulanmadan güneş altında durduğunuzda nasıl bir mercek etkisi yapıp cildinizde nokta nokta yanıklara sebep oluyor ise burada da ayn durum söz konusudur. Aracınızı kurulamıyorsanız benzer durumla karşılaşmanız mümkün.
Cam Filmleri
Tam ve gerçek manada ne işe yaradığını biri açıklar ise çok sevinirim. Camlar içeriden dışarıyı, dışarıdan da içeriyi görmek için vardır. Güneş koruması için 2 liralık yan vantuzlu perdeler pekala iş görebilirken bu gizemin manası var mı? Eh hiç kimse de aracını mayo ya da atletle kullanmadığına göre saklanacak gizlenecek bir şeyimiz olmasa gerek. Bu sürüş güvenliğinde diğer sürücülerin sizin anlık tepkilerinizi görüp ona göre tedbir almaları için de önemlidir. Arkadan gelen araç sizin içeride telefonla görüştüğünüzü gördüğünde sollamadaki dikkati ile, "nasılsa aynadan beni görüyordur" hissi ile sollaması arasındaki farkı idrak edebileceğinizi umuyorum.
Elektrik Tesisatı ve Aydınlatma
Aracınızdaki elektrik düzenini sağlayan onlarca metre ve her biri üzerinde taşıdığı yük durumuna göre çok damarlı, tek damarlı, farklı plastik korumalı marka model ve tipte üretilmiştir. Bunda esas araçta herhangi bir ani yükte aşırı ısınmayı önlemek ve korumak, iyi bir izole sağlamaktır. Bunlar da mühendislerin hesaplamaları sonucunda belirlenmiş karakteristikte değerlerdeki malzemelerdir.
Bazı arkadaşlarımız tamamen iyi niyetle ve görsellik katarak araçlarına kendileri bir şeyler yapmaya çalışmakta, bir çoğu da yabancı kaynaklardan elde edilen denemeleri kendi araçlarına uygulamayı tercih etmektedirler. Elektrik işi görece basittir. Esası güç kaynağından iki kablo çeker bir lambaya, röleye ya da bir cihaza bağlarsınız çalışır. Buraya kadar her şey güzeldir. Aracınız şıkır şıkır akvaryum gibi olur. Peki bir de şunları düşünelim.
- Kullandığınız aracın marka ve modeli olarak elektrik elektronik bilginiz yeterli mi, ya da bu konuda ehil misiniz, eğitim aldınız mı?
- Çok basit bir aydınlatma lambası eklemesi yaptığınızda aracın akü ve güç sistemlerinde bir arızada kontağı çevirdiğinizde ya da sürüş esnasında ani bir yük gelmesi durumunda sistemde ne gibi zararlar meydana getireceğinizi biliyor musunuz? (gördüğüm kadarı le bir çok uygulamada aşırı akım koruması ve sigorta es geçilmiş),
- Bırakın elektronik/elektronik bilgisini, kablolama (kablaj) bile ayrı ustalık gerekir. 1 TL'ciden alınan siyah bant, pirinç suyuna bandırılmış teneke klipslerle ya da ucuz ısıyla daralan makaronlarla bu işi yapamazsınız.
- Görünüm olarak hoş bir dizayn ile gayet huzurlu bir şekilde 90 km/s hızla bir viraja girdiğinizde "çattt!" diye gelen bir ses, kötü bir koku/duman ile birlikte ana sigortaların attırdığınızı ve ön aydınlatmalarınızın aniden söndüğünü düşünürseniz, 6-7 saatlik yorgun halde araç kullanırken aracı toparlayabileceğinie emin misiniz? Bu soruya "Evet" diyorsanız ABS'li bile olsa aracınızın bu hızda 30-40 metrede durabildiğini ancak viraja girdiğinizde şarampolün size sadece 1 metre uzaklıkta olduğunu hatırlatırım.
- Özellikle direksiyon göbeği, torpido, ya da SRS (AirBag) yazan yerlerde çalışma yapan arkadaşlarımızın küçük bir dalgınlıkla dahi hava yastıklarını patlatabileceğinizi ya da bu sistemi tetikleyebileğinizi biliyor musunuz? Hava yastıkları adedinin aracın marka ve modeline göre 1.500-2.500 TL olması ya da garanti dışı kalması veyahut aracın pert hale gelmesi dışında çok yüksek basınta çalışan bu sistemler nedeniyle ciddi yaralanabileceğinizi biliyor musunuz? 1 TL'lik LED takmak için bu riske değer mi?
- Hepsi bir yana bunları yaptığınızda sadece sizin değil, harici aydınlatmalarda trafikteki diğer sürücülerin de dikkatini dağıtarak genel anlamda seyir güvenliğini hiçe saydığınızın farkında mısınız?
Eski bir deyim vardır bilirsiniz. İnsanlar gemi kaptanının gemiyi nasıl yönettiğine ya da sürdüğüne değil, limana sağ salim varıp varmadığına bakar. Araçlar fabrika çıkışına kadar onlarca testten geçerler ve güvenlik için çok ciddi AR-GE bütçeleri harcanır. Can emniyeti ise her zaman ön planda tutulur. Buna rağmen kullanım kılavuzları yüzlerce uyarı ile doludur.
Diyeceğim o ki kısıtlı bilgi ve bir tornavida ile bu böyle bir AR-GE sürecinden daha fazlasını yaparım diyorsanız ciddi anlamda risk üstlenmişsiniz demektir. Araçlar hiç bir zaman bir oturma odası ya da çalışma odanız değildir ve siz bunları boş bir arazide değil binlerce insanın evine sağ salim varmak için kullandığı yollarda kullanmaktasınız. Hevesini krdığımı düşündüğüm kullanıcılardan gelecek olan " ne ya ni hiç bir şey yapmadan böylece kuru kuru mu kullanalım?" şeklide sorulara da şimdiden cevap vereyim. "Evet!"
Sizin bir yere gitmek için aceleniz olabilir ancak bir diğerinin önceliği evine, eşine ve çocuklarına sağ salim kavuşmaktır. Aracınız sadece dönen 4 teker, beş on adet bijon vidası üzerinde karmaşık bir motor ve transmisyon sistemi ile hareket etmektedir. Gerek seyirde ve gerekse sollamalardan araçta bulunan yüzlerce ve birbiri ile uyumlu sistemden sadece bir tanesinin yukarıda sıraladığım (sizin modifiyeleriniz gibi) sebeplerle teklemesi, iptal olması durumunda çok kötü sonuçlar doğuracağını bilerek direksiyonu tutmanızı öneririm. Basit bir şekilde riskli sollamalarda karşıdan gelen aracın siz kendi şeridinize geçtiğinizde sadece 4-5 saniye sonra yanınızdan geçtiğini düşünürseniz 1-2 saniyelik bir zaman kaybının (teklemenin, dikkat dağılımının) nelere yol açabileceğini düşünün.
İyi bir sürücü demek hızlı giden değil, dikkatli gidendir.
Kalın sağlıcakla.
Selam ve hürmetlerimle...
[Araç: 2006 Model Nissan Primera Tekna 1.6] [Yakıt Tüketim: Motor çalışırken ihtiyacı kadar yakıyor, durunca yakmıyor.]
[Araç: 2006 Model Nissan Primera Tekna 1.6] [Yakıt Tüketim: Motor çalışırken ihtiyacı kadar yakıyor, durunca yakmıyor.]
“Nissan Sohbet - Laf Lafı Açıyor” sayfasına dön
Kimler çevrimiçi
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir